Bu hafta Fenerbahçe-Galatasaray derbisi oynandı. Maçta yaşanan hakem kararlarında değilim. Zaten o konularla ilgili hem kamuoyunun hem de benim görüşlerimi biliyorsunuz. Her zaman şu yorumda bulundum, ülkemizde hakem kararları doğru üzerinden değil de, hakemin ismine, sevilip sevilmemesine, reytinge ve kulübün ismine göre yapılıyor, tartışılıyor, yorumlanıyor. Hakem hakkında algı bu yorumlara göre oluşuyor. Bakın maç oynanırken Bahattin Duran'ın kafasına madeni para geliyor sarsılıyor, dizlerinin üzerine çöküyor kendisini kontrol ediyor, kanama var mı diye bakıyor kanama yok, iyi olduğunu hissediyor ve müsabakaya devam ediyor. Bir kişi bile müsabaka tatil edilmeliydi yorumunda bulunmuyor.
Geçtiğimiz haftalarda Trabzon-Sivas, Ziraat Türkiye Kupası maçı oynandı. Üç oyuncu değiştirmiş Sivasspor'un kalecisi Ertuğrul taraftarlardan gelen bir cisimle kafası kanıyor yerde kalıyor tedavi ediliyor, hakeme “İyiyim devam edebilirim” diyor. Tedaviden sonra müsabakaya devam ediliyor, tamamlanıyor. Bakıyorum yine bir kişiden bile ne bir ses, ne de müsabaka tatil edilmeliydi diyen yok.
Gelelim hafızalarda yer eden tatil edilmeliydi diye algı oluşturulan halen önüme konulup niye tatil etmedin diye sorulan benim meşhur Fenerbahçe-Galatasaray maçına. Maç başlamamış hakemler olarak ısınmadayken henüz maçla ilgili bir karar bile vermemişken yardımcı hakemim Tarık Ongun'a bir cisim geliyor kafası kanıyor tedavi ediliyor, “Hocam, ben iyiyim maça çıkabilirim” diyor. Bende maçı oynatıyorum vay sen misin oynatan? Oynanması doğru diyenlerin sesi cılız kalıyor, maç tatil edilmeli diyenlerin sesi gür çıkıyor. MHK deve kuşu gibi kafasını kuma sokuyor açıklama yapma gereği bile duymuyor. Olanı biteni seyretmeye dalıyor, hakemini, doğru yaptığını bildiği halde korumuyor, sahip çıkmıyor. Çünkü o dönemin kudretli TFF Genel Sekreteri Ahmet Güvener müsaade etmiyor. Ahmet Güvener'in hangi takım taraftarı olduğunu bilmeyeniniz yok herhalde.
Allah doğrunun yardımcısı hep ona inandım. Yazma şansım var da sizinle paylaşabiliyor, görüşlerimi açıklayabiliyorum. Gördünüz hemen hemen üç benzer olaya kamuoyunun bakış açısını. En masumu, benim müsabakamda olanı çünkü maç içinde değil maçın öncesinde yaşandığından dolayı.
Hadi biraz daha açayım hakemlere verilen talimatların tutarsızlığını yazayım. Futbolun asli unsurları kim? Hakemler, futbolcular, teknik adamlar. Müsabaka içinde hakeme cisim geldi kafası kanadı müsabaka tatil, kanamadı tatil değil! Peki yukarıda Ertuğrul olayında anlattığım gibi müsabaka içerisinde oyuncuya aynı şey oldu maça devam! Futbolcu asli unsur değil mi? Hakemin kafasına madeni para attın kanadı tatil, kafasına su dolu pet şişe attın, kanamadı tatil değil. Dünyanın herhangi bir yerinde böyle talimat verildiğini bilseler Uganda'da bile gülerler. Gariban Bünyamin Gezer'e farklı, Cüneyt Çakır'a, Mete Kalkavan'a farklı yorum yaptığın zaman size hadi oradan derler. TFF'nin Futbol Müsabaka Talimatı Madde 19 -Güvenlik Nedeniyle Müsabakaların Tamamlanamaması Maddesini burada yazıp uzatmayacağım. Dileyen TFF'nin resmi sitesini açsın baksın. Lakin tatil konusunda hakemlerin dikkat etmesi gereken temel prensibi yazarak konuyu bağlayayım. “Eşit, adil ve futbol oynamaya müsait şartlar varsa müsabakaya devam edilir eğer yoksa müsabaka tatil edilir.”
TAKİPTESİN EY MHK!
Zannedilmesin MHK'nın icraatlarını takip etmiyorum hakem hakem, isim isim bakmıyorum. Bazı hakemler Namoğlu komitesi geldikten sonra maça boğulurken, bazıları ise hakemliği unutur hale getirildi. Belki Serdar bana kızacak niye adımı kullandın yazında diye sitemde bulunacak. Gene de paylaşacağım haksızlığı, adaletsizliği onun üzerinden yazacağım. Kimden bahsediyorum? 2013 yılı Dünya Plaj Futbol turnuvası Final maçı hakemi Serdar Akçer'den. Bir dünya hakeminden, Cüneyt Çakır gibi göğsümüzü kabartan sayısız Uluslararası Organizasyonda görev alan isimlerden birisi. Kendisi ayrıca FIFA eğitimcisi. Bu kadar titri olan kardeşimize ülkemizde bulunduğu Üst Klasman Yardımcı hakem kadrosunda MHK sebepsiz ayda bir maç veriyor o kadar. O da ya 2 Lig ya da önemsiz bir kupa maçı. Sebepsiz diyorum araştırdım ne aldığı düşük not var ne de MHK'ya bir saygısızlığı. Tıpkı maç bekleyen, iyi notlar aldığı halde görev bekleyen diğer hakemler gibi. Tıpkı hocam bir sıkıntı mı var denip cevap alamayanlara yapıldığı gibi. Detaylı bir şekilde yapılan atamaları ilerleyen haftalarda da yazacağım ama Ülkemizi değil Avrupa'da dünyada başarıyla temsil eden Serdar Akçer'e yapılan neredeyse zulmü, köşemde zaman zaman hatırlatacağım.