Bir varmış bir yokmuş.
Güçlü mü güçlü bir Gakgoş varmış.
O kadar kuvvetliymiş ki kimseye eyvallah etmezmiş.
Kimsenin sözünü dinlemez hep bildiğini okurmuş.
Çevresi o kadar kalabılıkmış ki hep çevresini etkilermiş.
Gakgoş'un bir de adamları varmış;
"Elmacı,Kuzen ve Ceyhanlı"
Bu üçü olmadan futboldan anlamazmış!
Fakat; gel zaman git zaman Gakgoş kendine futbol yetmez olmuş.
"Yolyemezliğini" ilan etmeye karar vermiş.
Yol arkadaşlarına güvenerek yola çıkmışlar.
Kendi değerlerinden uzaklaştıkça etrafına aldığı simsarlarla Gakgoş korkmaya başlamış.
Çünkü gittiği yol yol değilmiş...
Ama bir kere yola çıkmış ve geri dönmek de onun adına namına yakışmazmış
Gakgoş,güvendiği simsarlarla gittiği yerlerde boş karşılanırmış saygı görmezmiş.
Bizim Gakgoş bu duruma aldırmaz ve her yerde kendini kabul ettirmeye çalışmış.
Fakat nafile
Gittiği yerlerde rakipleri sorun çıkarmış.
Kimi zaman "Eski"leri aramış durmuş,
Kimi zaman "Genç"lere boyun eğmiş,
Kimi zaman "Fırtına"lar durdurmuş,
Kimi zaman "Pastırmacı"lar olmaz demiş.
Darbe üstüne darbe yiyen Gakgoş evine dönmeye karar vermiş.
Başlamış düşünmeye...
Neden bana saygıları azalmış,bana karşı geliyorlar diye.
Düşünmüş,düşünmüş,düşünmüş...
En sonunda anlamış.
Saygı duyulan kendisi değil,ismi ve eviymiş.
Ama gerçeği anladığında "Yolyemezlik Hayalleri" bitmiş.