TÜRK FUTBOLU VE FAİRPALY
Cihangir GÜNER
Kurallara uygun mücadele (fair play) spor ahlakının en önemli kurallarındandır. Ayrıca spor ahlakı çerçevesinde sporcu sağılığını, gelişimini tehlikeye atacak her tür davranıştan uzak durmalıdır. Sporun barış, kardeşlik ve dostluk olduğu ilkesi de spor ahlakının ilkelerindendir.
Spor ahlakını incelerken aslında incelediğimiz sosyal, politik ve ekonomik ilişkilerimizdir. Spor ahlakında sorunu öncelikle yaşayan ve yaşatan, sorunun öznesi durumundaki sporcu, yönetici, antrenör ve taraftardır.
Son dönemde buna ciddi anlamda İNANÇ farklılıklarının getirdiği tavır ve davranışlarda eklenmiştir.
Şaka adı altında yapılan bu davranışlar kesinlikle başka inançlara saldırı ve alay içermektedir.
Günümüzde spor branşları arasında en çok ilgi gören futbolda Fair Play’e uygun olan veya olmayan pek çok olayla karşılaşılmaktadır. Sporun hoşça vakit geçirme, sağlıklı olma, eğlenme, arkadaşlık ve itibar gibi amaçları spor ahlakıyla paralellik göstermektedir. Fakat sadece başarı ve ödüllere odaklanmış bir futbol ortamında spor ahlakına, sportmenliğe ters düşen olayların normal kabul edildiğini görmek çok üzücü olsa gerek.
Gün geçmiyor ki ülkede yedi bölgede devam eden maçlar da ırkçılık söylemleri olmasın yada renklere karşı hakaret küfür olmasın tehditler zaten havalar da uçuşuyor yeni moda Türk futbolun da ‘’Siz bir gelin şehrimize göreceksiniz ne olacağını’’
Ne olacak Fenerbahçe gitti Trabzon a ne oldu ki hükmen mağlupsun taraftarın cezalı maç hasılatın gitti insanlığın gitti adamlığın gitti mertliğin onurlu duruşun gitti ne kazandın koskoca bir hiç kazandın.
Kimler bu işlerden nemalanıyor buda ilginç taraftar mı yok çünkü ceza ilk onu vuracak yönetici mi yok çünkü gelecek cezanın yanına birde taraftarsız maç cezası maddi kazancı engelleyecek oyuncu mu yok çünkü seyircisiz maçlara esir edilecek tıpkı tuzsuz yemek gibi eeeeee o zaman nedir alıp veremediğimiz nedir etik olmayan nedir isteğimiz nerden ne zaman nasıl duracağımızı halen bilemiyorsak niye kaçan dünya kupasına üzülüyoruz.
Geçen hafta Balıkesir Ankaraspor maçını izlemeye gittim.Şampiyonluk maçında her iki takımı çok etkileyecek bir sonuç maçıydı.Bunun yanında Bir de Ankara da oynanan ilk maçta yaşanan gerilimlerin acaba ne olacak sorularını beraberin de getiriyordu ne mi oldu kavga bekleyen olay bekleyen akbabalar aç kaldı bunun başarısı kime ait tabi ki Balıkesirspor un genç çalışkan dürüst onurlu başkanı Tuna AKTÜRK beyefendinin sağduyusu sayesin de oldu.Tuna bey şunu yapamaz mıydı Ankaraspor kulübesinin arkasına 100 tane adam yerleştirerek Ankaraspor un hocası Osman Özköylü'yü ve yedek kulübesini provake edip rahatsız edip olayların çığırından çıkmasını sağlayamaz mıydı? Pekala başarı ile de yapardı ama buradan Tuna AKTÜRK ve yönetim kuruluna teşekkür etmeliyiz ve bu yıl bir centilmenlik ve Fair Play ödülü verilecekse bu kesinlikle Tuna AKTÜRK ve yönetiminin olmalı yılın taraftar ödülü de maçta 20 bin taraftarı ile bir kağıt bile atmayan küfür etmeyen onurlu ve Tüm şehir i kucaklayan 10’kolikler adlı taraftar grubunun olmalı başkan sağduyusu ile olabilecek bir cezayı ve olayları engelleyerek önemli olanın insanlık önemli olanın spor olduğunu hatırlatmış ve ülke sporuna büyük katkı koyarak biraz olsun Türk futbolun da dik duruşun önemini bizlere göstermiştir.
Tüm Türkiye’nin takip ettiği sporcularımızın aile hayatları, toplum içindeki duruşları çocuklarımız tarafından daima takip edilmektedir.Ve örnek alınmaktadır Doping, şike gibi spor dallarını kuşatmaya çalışan kötü alışkanlıklardan uzak duran pırıl pırıl sporculara ihtiyacımız vardır.Ülkemizde sporumuz şikeli hale getirildi ata sporumuz güreş dopingten geçilmiyor.Spor programlarını izliyoruz resmen oyun oynanıyor kanal yönetmenleri tarafından ellerine tutuşturuluyor bir içerik durmadan hakaret kavga çünkü halk bunu istiyor halk adam gibi tartışma istemiyor. Reytingler kavga istiyor hakaret istiyor kamplaşma istiyor ne acıdır ki o hafta canı yanan daha saldırgan daha fütürsuz saldırıyor artık bizler maçlarda formalarını değiştiren o büyük takımların büyük onurlu oyuncularını da göremiyoruz .
Siyasi düşüncelerin bile etkin rol almaya başladığı bugünlerde Tuan Aktürk gibi başkanlara 10’kolikler gibi tarftar gruplarına ihtiyacımız var kaçacak 40 trilyonlukluk geliri düşünmeden onurlu duruş sergileyen böyle başkan ve taraftarlara ihtiyacımız var.
Futbol seyirlik bir spor olma ve geniş halk kitlelerini peşinden sürükleme özelliklerinden dolayı diğer spor faaliyetlerinden daha farklıdır. Tribünler sosyal bir mozaik gibidir. Zengini, yoksulu, muhafazakarı, yenilikçisi, yaşlısı, genci ile bir ahenktir tribün. Patronunun ezdiği çalışan, eşiyle sorunu olan koca, ailesine kızmış veya kız arkadaşıyla arası açık olan genç, dersleri kötü giden öğrenci, borç batağındaki esnaf hepsi tribünde deşarj olmak için, sıkıntılarını biraz olsun unutmak, rahatlamak için hazır bulunmaktadır.
Bizler tribünleri deşarj olma yeri olarak görmesek de eğlence merkezi olarak görsek ve sporu materyalist maddeci yönü ile değil de sosyalleşme aracı olarak görmeye çalışsak ve sonuçta kaybettiğimiz Annemiz ve Babamızın bile zaman ile unutulduğunu düşünürsek bir an önce toplumsal ahlak ve etik kurallara sahip çıkıp daha çok izlenilen ve sevilen alanlar haline getirebilirsek stat ve spor alanlarını kardeşliği sevgiyi saygıyı artırma adına en azından hepimiz bir nebze katkı da bulunmuş oluruz.
Unutmayalım ki Kurtuluş savaşında sadece ‘’İNSAN VE İNSANLIK’’ vardı.Kürt ,Türk , Laz, Çerkez her millet vardı uzun,kısa şişman ,zayıf her türlü insan ordaydı Alevi,Sünni Ermeni, Hıristiyan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ordaydı bizim özümüz kardeşlik ve dostluk onun için biran önce spor da siyasette ve yaşam da ayrışmalara son vererek başarılara imza atacak gurur duyulacak bir nesli yaratma çabasına girmek dileği ile
SAYGILARIMLA
"İnsanın büyüklüğü, yaptıklarından gelir, söylediklerinden değil.Uygarlığın gerçek ölçüsü; ne nüfus çokluğu, ne kentlerin büyüklüğü, ne de üretim bolluğudur. Gerçek ölçü, ülkenin yetiştirdiği insanların nitelikleridir."Ralph EMERSON,ABD’li şair, yazar, felsefeci (1803-1882)