Nihayet uzun bir zamandan sonra sahamız da Antalya’yı yenerek moral bulduk… Dibe vurduktan sonra ayağımızı yere vurarak çıkmayı geç’te olsa başardık… Bu (geç) ayak vurmanın geleceğimizi ne derece etkileyeceğini de bekleyip göreceğiz.
Futbolun adaleti denen kavramın bu maçta gerçekleştiğini izleyerek gördük… Maçı birinci yarı ve ikinci yarı olarak değerlendirirsek ilk yarıda oyunun mutlak hâkimi olarak Antalyaspor’u gördük, ama Antalyaspor, bu üstünlüğünü beceriksizlikler zinciriyle golle sonuçlandıramadığından, atamayana atarlar altın kuralı ikinci yarıda lehimize işleyerek takımımızın farklı bir galibiyet almasında belirleyici oldu.
Bu galibiyetin en büyük faktörlerden biri ve en önemlisi de sakat ve cezalılara rağmen, oyuncu potansiyelimizin sahaya en akılcı şekilde yansıtılmasıydı… Bu maçın bize gösterdiği en önemli derste, elimizde ki değerleri daha önce ne kadar yanlış kullandığımız ve ya kullanamadığımız gerçeğidir… Buradan çıkaracağımız ders (geç de olsa) sn Sollied’in fantastik sistem macerasının Elazığspor’a neler kaybettirdiği gerçeğidir… Herkesin baştan beri söylediği gibi takımın asıl sorununun hem oyuncu seçimleri, hem de sistem hovardalıkları olduğu gerçeğinin bu maçla kanıtlanmış olduğudur… Eğer takımımız (geç olmadan) kendi gerçekleriyle yüzleşmiş olsaydı ve olması gerekenleri yapsaydı, kısaca geçen yılın mirasına da sahip çıkılsa ve bir sentez yapılsaydı şu an “Dönülmez akşamın ufkundayız” nakaratlarını söylüyor olmazdık.
Geldiği günden beri sızlanmadan, enkaz edebiyatı yapmadan işini yapmaya çalışan ve genelde de doğru tercihler yapan sn Buruk, sportif olarak bu maça kadar sıfır çekse de bu sonuçtan dolayı kutlamak lazım… Maç sonu, devre arasında hocalarının söylediklerinden dolayı motive olduklarını söyleyen oyunculara, Sn Buruk’un daha önce söylemediği bu maçta söylediklerinin ne olduğunu ve daha önce neden söylenmediğini, ya da söyleyip neden bu maçta sadece etkili olduğunu merak etmemek de mümkün değil.
Şu an itibariyle gelen bu galibiyetin sonuçlarının ne olacağı asıl konuşulması gereken meseledir…
Şu an tünelin ucunda bir ışık görülmüş gibidir. Ama bu ışık hikâye de olduğu gibi, acaba? Tünelde görülen ışık, bizi tünelden çıkaracak tünelin çıkışını gösteren ışık mıdır? Yoksa? Tünelin içerisinden üzerimize gelen ve bizi ebediyen o tünele gömecek bir trenin ışığımıdır? Bunu çok iyi hesaplamak gerekir… Bekleyip göreceğiz.
Son olarak, onca olumsuz koşullara rağmen sahada onurluca mücadele eden, asıl kutlanması gereken oyuncuları yürekten kutlar başarılar dilerim.
