KLASİK MAÇIN KLASİK YORUMU!
Yunus DİLBER
Daha önce çokça dillendirildiği gibi Rafael Nadal, oyunun hemen her departmanında ezeli rakibi Roger Federer'e fazlasıyla ters gelen özelliklere sahip. Yabancıların "mismatch" olarak isimlendirdiği bu durum, ikili arasında oynanan maçlarda İspanyolun ezici bir üstünlüğe sahip olmasının altında yatan en temel neden olarak göze çarpıyor. Tabii bunu biraz açmak, detaylandırmak lazım. Zira bu konu birçokları tarafından eksik bilindiği için yanlış yorumlara da yol açabiliyor.
Evvela Rafa, tenis tarihinde kendisi çıkana kadar hiç görülmemiş ve muhtemelen kendisi tenisi bıraktıktan sonra da bir daha hiç görülemeyecek kudrette top spinli vuruşlara sahip. Bilhassa toprak kortta yerden sektikten sonra oldukça yükseğe sıçrayan bu vuruşlar, bir de Federer'in tek elli backhandi ile birleştiğinde İsviçrelinin kabus dolu dakikaları başlamış oluyor. Tabii buna bir de Fedex'in bu yıla kadar turun kafa boyu en düşük ve dolayısıyla kontrolü en zor raketlerinden birini kullandığını da eklemek lazım.
Nadal'a bu düellolarda avantaj sağlayan bir başka husus da İspanyol raketin savunmasında gizli. Hızlı ayakları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle karşı taraftaki oyuncuyu sürekli ekstra vuruşlara zorlayan Rafa, kortun hiç umulmadık noktalarından ürettiği passing-shotlar ile de atak oynamaya çalışan Federer'i iyice demoralize ediyor. Hele ki bir de skor dezavantajı varsa İsviçre çikolatasının kendine olan güveni onulmayacak derecede hasar alıyor ve saç baş yolduran basit hatalar birbiri ardına gelmeye başlıyor.
Bu noktada Federer'in sıklıkla uğradığı eleştiri şu: Efendim bu adam madem tarihin en iyi oyuncusu neden yıllardır bu sorunu bir türlü çözemedi ? Bir kere soruyu soranlar çözümün ne olduğunu da belirtseler çok güzel olacak. Zira kast ettikleri şey oyun tarzı ise bunu değiştirmenin zaten mümkünatı yok; yok çift el backhand ise o tren kaçalı 25 sene oluyor. Üstüne üstlük elde ettiği başarılardan ziyade bunlara ulaşırken izlediği yol sayesinde şu anki mertebesine sahip olmuş biri için salt rekabet uğruna böyle bir yorumda bulunmak en hafif tabiriyle alıklıktan ibarettir.
Gelelim bugünkü maça.
Teniste bir maçı kimin kazanıp kimin kaybedeceği konusunda en önemli kıstas oyuncuların form durumudur. Eğer iki oyuncu arasında ciddi bir form farkı varsa işin teknik-taktik kısmı ikinci plana atılır. Zira taktiksel üstünlüğün somut bir sonuç verebilmesi için oyuncunun her açıdan maça hazır olması gerekir. Bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman bence Federer'in kazanma şansı maç öncesindeki duruma baktığımızda son birkaç yılda hiç olmadığı kadar yüksekti; çünkü Nadal, elindeki problemden mütevellit son iki müsabakasında hiç de iyi sinyaller vermemişti.
Gelgelelim ikilinin bugünkü randevusunda izlediğimiz Rafa, Nishikori ve Dimitrov maçlarında sergiledikleriyle uzaktan yakından alakası olmayan üst düzey bir performansla karşımızdaydı. Başa baş geçen ilk set tie-break ile dünya 1 numarasının hanesine yazıldıktan sonra Federer zihinsel anlamda teslim bayrağını çekti ve maç da klasik bir senaryoyla son bulmuş oldu.
Ekselansları, eğer bu saatten sonra bir majör turnuva daha kazanacaksa bana göre bu, şu şekilde mümkün olacak: Şampiyonluk yolundaki en önemli rakipleri herhangi bir Grand Slam turnuvasına tam anlamıyla giremeyecekler ve Federer de o turnuvada şu iki haftalık süreçte olduğu gibi form olarak maksimum düzeyde yarışacak.