Ligin ilk iki haftasında takımını aynı kadroyla sahaya çıkartan Bayram Bektaş, Denizli’de Kemal Tokak ve Cleyton’u tercih edip, Binya ve Hakan Bilgiç’i oynatmadı.
Hakan Bilgiç’in yerine kaptan Serdar Özbayraktar sol önde oynarken, Kemal savunmanın göbeğinde Mehmet Yiğit’le yan yana oynadı. Cleyton ise Serdar Özbayraktar’ın boşalttığı bölgede Elazığspor’un gol ayağı olarak ilk kez forma giydi.
Yine son iki maçta erken gol yeme alışkanlığına fırsat vermeden bu kez erken gol atan taraf olan Elazığspor, ilk 10 dakikalık sürede 1 değil, tam 2 gol birden atarak maçı adeta 10. dakikada kopartıp aldı.
Bir takım düşünün ki; 4. ve 10. dakikalarda kalecisinin adeta ikram ettiği gollerle 2-0 geriye düşsün ve ondan sonra da maçı çevirsin?
4. dakikada Traore’nin nefis pasında Serdar Özbayraktar topu ceza alanın sol köşesinden kaleye gönderdi, kaleci Kâzım; üzerine gelen bu topu ellerinin arasından kaçırınca çizgiyi geçen topa ikinci müdahaleyi etse de ancak içeriden çıkartabildi.
10. dakikadaki 2. golde ise yine kaleci Kâzım’ın hatasının yanı sıra, Serdar Özbayraktar’ın takibi, hamlesi ve çabukluğu Elazığspor’a ikinci golü kazandırdı.
Bu dakikada savunmadan gelen topu ayağıyla oyuna sokmaya çalışan kaleci Kâzım’ı rahatsız ederek hamle yapan kaptan Serdar Özbayraktar zor pozisyonda kendisinin ve takımının 2. golünü atarak maçı erken kopartıp aldı.
Aynı Serdar Özbayraktar; 42. dakikada Tom’un sağdan getirip al da at dercesine verdiği pası boş kaleye göndermesiyle futbol dilinde “hat trick” diye tabir edilen “bir maçta peşpeşe 3 gol atma” başarısını göstererek performansıyla da sahanın en iyisi oldu.
Lig başlarken programlarımızda ve yorumlarımızda söylediklerimiz şuydu:
Yerli futbolcuları az-çok tanıyoruz ama transfer edilen yabancı futbolcuları (bazıları ülkemizde oynamış olsalar da) çok iyi tanımıyoruz, son performanslarını çok iyi bilmiyoruz.
Yani yabancıların performansı; bir yerde Elazığspor’un geleceğini belirleyecek diye de TFF’nin 5 yabancı oynatma uygulamasını değerlendirmiştik.
Şimdi ilk 3 maçta gördüğümüz o ki; Elazığspor teknik sorumlusu Bayram Bektaş; transfer edilen 7 yabancıdan 5’ini ilk 11’de oynatacak, 2 yabancıyı dışarıda bırakacak.
Cleyton’un oynamasıyla Binya kontenjana takıldı ve Denizli’ye götürülmedi, sezon başında alınan Silvere Ganvoula Mboussy de henüz forma giymedi.
İlk kez oynayan ve Yunanistan’a gitmeden önce Kayserispor’dan tanıdığımız Cleyton’un, henüz tam olarak hazır olmasa da, çabukluğu, zekâsı, bitiriciliği ve süratiyle Elazığspor’a önemli katkılar sağlayacağını gördük.
Attığı 4. goldeki çabukluğu, sürati, takipçiliği ve gol vuruşundaki ustalığıyla Elazığspor’un beklediği ve arzuladığı golcüsü olabilir.
Cleyton’un 75. dakikada kalecinin öne çıkmasını fırsat bilerek orta yuvarlaktan kaleye gönderdiği zekâ dolu top gol olsa; herhalde kaleci Kâzım kariyerini Denizli Atatürk stadyumu çimlerinde noktalayacak duruma gelecekti.
Bayram Bektaş, kafasındaki 5 yabancıyı oynatabilmek için Kemâl Tokak’ı Mehmet Yiğit’in yanına hazırladı ve oynattı, Binya’yı kesti.
Kemâl Tokak henüz sakatlıktan yeni çıkmanın tedirginliğiyle olsa gerek vasatın üzerine çıkamazken Mehmet Yiğit; Denizlispor karşısında Elazığspor savunmasını toparlayan isim olarak öne çıktı.
Tom ve Lamjed, oynadıkları 3 maçta da performanslarını artırarak kalitelerini ortaya koyarlarken, Segbefia ve Traore ikilisinden Mali’li Traore yerini yadırgadığından olsa gerek, vasatın üzerine çıkamadı şimdiye kadar.
Denizlispor karşısında Elazığspor’un artıları sadece yabancıların performansları değildi tabi ki?
Özellikle ayağa isabetli paslarla tempoyu istedikleri gibi yükseltip-düşürerek oyunun hâkimi olan bordo beyazlı oyuncular, dar alanda kısa paslar ve verkaçlarla rakip kalede etkili oldular.
Evsahibi Denizlispor’un Şenol’un 85 ve 87. dakikalardaki şut denemesi ve 90. dakikada da Leandrinho’nun kaleyi bulan şutunun Serdar Kulbilge’ye takılması dışında ofansif yönünü göremedik.
Hakem Abdullah Yılmaz’ın sarı kartları cömertçe kullandığı karşılaşmada, oyundan çıkan Tom’a Serdar Bayraktar, Elazığspor’a da Malatyaspor diyen tecrübeli spiker Murat Ünlü’ye yıllardır bir türlü doğruyu söyletemedik.
