KAZANAMAZSAN; KAYBETME!.. - Coşkun KAMAÇ

KAZANAMAZSAN; KAYBETME!..


Haftanın ilk maçında Kasımpaşa karşısına çıkan Elazığspor, tatsız-tuzsuz geçen karşılaşmada 1 puanın sahibi olurken, tamamlanan karşılaşmalar sonrasında alttakilerin kazanmasıyla da rahatlayabileceği bir fırsattan oldu.

Adeta ezberlediğimiz klasik kadrosuyla İstanbul temsilcisinin karşısına çıkan bordo beyazlı ekibimiz, ilk 15 dakikada üstünlüğü ele aldığı mücadelenin kalan dakikalarında bunu koruyamazken, evsahibi takım olgusundan ziyade, deplasman takımı görüntüsü çizdi maç boyunca…

Başta Bilica’nın rakibe giden her pasında sıkıntı yaşayan ekibimiz, orta alanın düşmesiyle topu bir türlü üçüncü bölge dediğimiz forvet hattına taşıyamamanın sıkıntısını yaşadı.

Bu nedenle pozisyon üretmekte zorlanan Elazığspor’da yedekler arasında yer alan oyunculardan bir tek Serdar Özkan hamlesini doğru kullanan teknik direktör Okan Buruk, Çağlar’ı öylesine oyuna alırken, iç sahada oynayan takım için gerekli olan forvet takviyesini de ne yazık ki yedek oyuncu tercihlerinde kullanamadı.

Oysa ihtiyaç duyulabilecek Batuhan gibi yüksek top hakimiyeti olan forvet oyuncusunu kadroya almayan Buruk’un, kazanmaktan ziyade kaybetmemeyi yeğler bir görüntü çizen oyuncularına karşı da söyleyecek sözü olmadı maç boyunca.

Para cezası limitini doldurmasıyla olabilecek bir kötü tezahüratta saha kapanma tehlikesi yaşayacak olan Elazığspor’da, seyircinin de gazının alınmasıyla ateşleyici unsur da rölantide çalıştı, fazla hareket edemedi.

Galibiyet için çıkılan maçta 3 puan beklenirken, ne yazık ki 1 puandan öteye gidilemedi.

*** Amigo Celâl…

Elazığspor eski futbolcusu ve antrenörü, benim de takım arkadaşım Erkan Aygün arayıp söylediğinde haberim oldu vefatından…

Aynı Zamanda Erkan Aygün’ün de dayısı olan Celâl Aydın’dan, “Amigo Celâl” den bahsediyorum…

O; 1970’li yılların amigosuydu.

Şimdiki Hükümet konağının yerinde olan Şehir stadyumu ses verse de duyabilseydik Celal abinin o “Allah’ını seven ayağa kalksın”, “hadi Allah’ıza gurban, hadi” diye haykırdığını, kendisini parçaladığını…

Asıl işi taksicilikti…

O dönemin popüler arabaları Chevrolet’ler, Impala’lar, sayısızca elinden gelip geçerdi.

Hafta sonları ise ayağında bordo kundura, beyaz pantolon ve yine bordo gömlek veya kazağını giyerek soluğu Şehir stadyumunda alır, şeref tribünü duvarına çıkarak başlardı seyirciyi coşturmaya…

Kimseye muhtaç değildi, kazancı kendine yeterdi, yeri gelir; cebinden harcardı karşılık beklemeden…

11-12 yaşlarındaydım.

Hükümet konağının alt tarafındaki caddenin bulunduğu yerde de açık tribün vardı. Duvarda görevliler; ellerinde sopalarla duvardan atlayanları enselerlerdi maç boyunca…

Bir fırsatını bulup duvardan atlayarak açık tribüne girmiş, sonra da kapalıya geçerek Petrolofisi maçını izlemiştim.

Maç 0-0 devam ederken, Rahmetli Saim’in son dakikalardaki golüyle Elazığspor 1-0 öne geçmişti.

O anda golün sevinciyle şeref tribünü duvarına çıkan (Rahmetli) dayım, eski futbolcu Mustafa Karaköse dengesini kaybedip düşerken, “Amigo Celâl” ayaklarından tutup düşmesine engel olmaya çalışmış, ancak gücü yetmeyince dayım kafa üstü düşerek beyin kanaması geçirmiş ve aylarca komada kalmıştı…

“Amigo Celâl”, hemen hemen her gün o zamanki SSK hastanesine gelir, dayımın sağlık haberini alır, işine dönerdi, dün gibi hatırımda…

Yıllar sonra önce Ankara’ya, sonra da İstanbul’a yerleşerek Elazığ’dan ayrıldı.

Uzun yıllar sonra, 70 yaşında döndü doğduğu topraklara…

Döndü ama, her şey çok geç’ti artık!..

Nefes durmuş, hayat durmuş, ömür durmuştu.

Çok yolcu taşımıştı mesleği gereği ordan oraya.

Son yolculuğunda ise, bir daha dönmemek üzere çevirmişti direksiyonu ebedi istirahatgâha…

Elazığspor’un emektarına bizler de son görevimizi yapıp, “Amigo Celâl” in ardından okuyalım Ruhuna Fatiha…

 

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Ara

YENİ ELAZIĞSPOR!

12Ara

ELAZIĞSPOR'A DAİR

27Eyl

MÜCADELENİN GÜCÜ...

24Nis

RAHATLADIK!..

20Mar

KAZANMA ALIŞKANLIĞI