FUTBOLUN BAŞKENTİ İSTANBUL... - Coşkun KAMAÇ

FUTBOLUN BAŞKENTİ İSTANBUL...


Akhisar Belediyespor maçı hariç, son üç maçında sergilediği mücadeleci oyunuyla maçı bırakmayan ancak buna rağmen özellikle pas yapmada önemli eksiklikleri olan Elazığspor, geçen sezon 2 puanı ve galibiyeti son saniyelerde bıraktığı Fenerbahçe karşısına bu kez daha iddialı bir ekip olarak çıktı.

Kazanan takımını bozmayan Sollied, ön liberoda sürekli görev verdiği ve her geçen gün performansını katlayarak oynayan genç Alper’i anlaşılmaz bir tutumla maç kadrosuna bile almazken, yerine Yunanistan’dan tanıdığı Habib Sow’u oynatarak, takımını tek değişiklikle büyük maça çıkardı.

Fenerbahçe gibi büyük bir takım karşısında Sollied’in bir bildiği vardır ki Alper’i kesip Sow’u oynatıyor diyerek icraatını sahada görmek istediğimiz siyahî oyuncuyu bir-iki pozisyonu kesmesinin dışında göremezken, “Alper’e yazık olmuş” demekten öteye gidemedik.

Rakibi karşısında daha 3. dakikada Serdar Gürler’le mutlak bir pozisyon yakalayan Elazığspor, genç oyuncusunun telaş yapması sonucunda bunu değerlendiremezken, Fenerbahçe; 10. dakikada Caner’in kullandığı kornerde sarı-lacivertlilerin Sow’u Musa’yla 1-0 öne geçti.

Golü yemesine rağmen diğer maçların aksine maçın başından itibaren ayağa paslarla rakibinden altta kalır yanı olmayan Elazığspor’un üretemediği gol pozisyonlarını Fenerbahçe; elini kolunu sallayarak attı.

20.dakikada Gökhan’ın savunmanın arkasına attığı topta Kuyt; 80. dakikada Alper’in pasında ve 90.dakikada da Caner’in savunmanın arkasına attığı paslarda Musa, hem hat-trick, hem de şov yaparak takımının farklı kazanmasını sağladı.

Türkiye’de “futbolun başkenti” İstanbul’da maça çıktığınızda, Anadolu takımlarının oyuncusu olarak aslında vitrine de çıkmış olursunuz.

Çünkü büyük takımlara karşı daha konsantre ve motive olan Anadolu takımlarının oyuncuları, yetenek ve hünerlerini gösterecekleri futbol arenasında kendilerine de bir parça pay edinme düşüncesindedirler.

Siz Emenike’lerin, Alper Potuk’ların, Bekir İrtegün’lerin, Mehmet Topuz’ların gökten Zembil’le mi Şükrü Saraçoğlu stadyumuna indiklerini sanıyorsunuz?...

Oynadıkları takımlarında o gün Fenerbahçe’nin canını yakmış, maçlarda öne çıkmış ve sonrasında da Kadıköy’ün yolunu tutmuşlardır bu oyuncular.

Bu durum Galatasaray için de, Beşiktaş için de aynen böyledir.

Bu nedenle başta “Milli takım kalesini istiyorum” diyen kaleci Zülküf’ten tutun da, Özgür Özkaya, Milli kapıyı aralayan Serdar Gürler’le birlikte, Deniz Yılmaz, Onur Ayık, Deniz Aslan, Noyan Öz gibi gurbetçi oyuncuların da hayalidir İstanbul’da futbol oynamak…

Ama bunun için bazı kriterleri yerine getirmek, ekstra işler yapmak zorundasınız…

Yoksa o hayaliniz devam eder…

Kalesinde hiçbir tehlike görmeden maçı rahat bir şekilde tamamlayan kaleci Volkan’ın önündeki savunma; kaptanına bu rahatlığı verirken, araya atılan toplarda seyre dalıp ağır kalan Elazığspor savunması, arkasındaki kalecisi Zülküf’ün hayalini adeta kâbus gecesine dönüştürdü.

Varın aradaki farkı şimdi siz anlayın!..

 

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Ara

YENİ ELAZIĞSPOR!

12Ara

ELAZIĞSPOR'A DAİR

27Eyl

MÜCADELENİN GÜCÜ...

24Nis

RAHATLADIK!..

20Mar

KAZANMA ALIŞKANLIĞI