Karlı Pazar sabahında 3 önemli karşılaşma bizi beklerken, ilk durağımız il özel idaresi spor kompleksi oldu.
Kardan tamamen temizlenmiş İl özel idaresi sentetik sahasındaki ilk mücadelede Elazığ Belediyesi İşitme engelliler futbol takımı, en önemli rakibi Manavgat Belediyesi işitme engelliler futbol takımıyla 1-1 berabere kalarak en azından rakibiyle arasındaki farkı korumuş oldu.
*** *** ***
Bu maçın hemen ardından BAL 2. Gruptaki temsilcimiz Elaziz Belediyespor, yine en yakın rakibi Adıyaman 1954 SK ile karşı karşıya geldi.
Maç öncesindeki gerginlğin başlangıcında seyirci kapasitesi 500 olan tribüne 200 kadar Adıyamanlı taraftarın girme baskısı oldu.
Ancak kapasitenin yüzde 5’i oranında yani 25 kişilik grup tribüne alınınca, dışarıda kalanlar terör örgütü lehine sloganlar atarak ideolojik pankartlar açıp evsahibi takım taraftarını tahrik etmeye başladılar.
Anlaşılan oydu ki; Adıyaman seyircisi içerisine sızmış pravakatörlerin başrolde olduğu kışkırtıcılar, emellerine ulaşamadan geri dönmek zorunda kaldılar.
Elazığ Belediye başkanı Mücahit YANILMAZ ile, İl özel idaresi genel sekreteri Nazif BİLGİNOĞLU ve Belediye yönetim kadrosunun tamamının izlediği karşılaşmada şampiyonluk mücadelesi veren Elaziz Belediyespor, kaleci Gökhan’ın en az 4 net gol pozisyonuna tek başına “dur” diyerek rakip takım oyuncularına geçit vermediği mücadelede, Adnan’ın 89. dakikadaki golüyle 1-0 üstünlük sağlayarak önemli maçtan 3 puanla ayrılmasını bildi.
*** *** ***
Bu maçın hemen ardından son durağımız Elazığ Atatürk stadyumu oldu.
2-0 geriden gelip 2-2’lik eşitliği sağlayarak 1 puanla ayrıldığı Giresunspor maçındaki olumsuzlukların aksine kart cezalısı Mehmet Yiğit’in dışında sıkıntılarını atlatarak Denizlispor maçına çıkan Elazığspor, yine geriye düştüğü karşılaşmada 3-1’lik skora ulaşarak bu kez 3 puanın sahibi oldu.
Yine büyük emek verilerek kardan tamamen temizlenmiş ve futbol oynamaya elverişli hale getirilmiş zeminde sahaya; kalede Serdar, savunmada Hakan Bilgiç, Binya, Murat Kalkan, Onur, orta alanda solda M’boussy, sağda Halil, ön liberoda Çağrı ve Segbefia yer alırken, forvet arkasında Traore ve en uçta da Ümit görevlendirilmişti.
Ancak 17. Dakikada Genkov’un kaleci Serdar’ın burnunun dibinden attığı kafa golüyle geriye düşen Elazığspor, “Fenerbahçe patentli” Recep Niyaz’ın yönlendirdiği Denizlispor karşısında ilk yarıda yine kalesinde önemli tehlikeler yaşadı.
Elazığspor ise Traore’nin bencil ve yardımlaşmadan uzak tavrıyla ileride savruk ve birbirinden kopuk bir oyun sergilerken, durumu fark eden teknik direktör Coşkun DEMİRBAKAN’ın 30. dakikadaki müdahalesiyle Çağrı ve Hakan saha içerisinde yer değiştirirken, Traore ön liberoya çekildi ve M’boussy de Ümit’le çift forvet oldu ve dizilişte 4-4-2’ye dönüldü.
İlk yarının son 15 dakikalık bölümünde de gol gelmeyince “günah keçisi” ilan edilerek 2. yarıya çıkartılmayan Halil’e yapılan haksızlık, bu oyuncuyla Coşkun DEMİRBAKAN’ın maç sonunda tartışmasına kadar devam etti.
Silik, etkisiz ve de güçsüz Ümit’in eksik bıraktığı takımda üretken, çabuk ve etkili Halil’i oyundan almak, Coşkun DEMİRBAKAN’ın isimler üzerinde etkilendiğinin örneğiydi.
Oysa Ümit-Tom değişikliğiyle Halil ve Tom’la kanatları çok daha iyi kullanabilecek olan Elazığspor’da M’boussy ileri uçta uzun boy avantajıyla, sonradan oyuna girebilecek Kenan’a daha fazla top indirebilecekti tıpkı 3. golde olduğu gibi…
Nitekim, top saklama özelliği olan ve Ümit’e göre daha fazla oynaması gereken Kenan’ın oyuna girmeye hazırlandığı sırada Segbefia’yla gelen beraberlik golünün ardından 69 ve 85. dakikalarda attığı goller; daha fazla forma giyme isteği ve iştahıydı.
Sahada yer alan oyuncularının alternatif mevkilerde oynayabilme özelliği olan Elazığspor’da teknik direktör Coşkun DEMİRBAKAN’ın bunu doğru hamlelerle değerlendirebilmesi takıma pozitif katkı sağlayacakken, futbolcularla ikili ilişkilerdeki asosyallığını “eski kafa” zihniyeti olarak görüyoruz.
Gerek Giresunspor, gerekse de Denizlispor karşılaşmalarında geriden gelip birinde galibiyeti kılpayı kaçıran, diğerinde ise farklı galibiyet elde eden futbolcularına bir teşekkürü bile çok gören “tecrübeli” hocanın kerameti kendisinde görmeden, hakkı olana hakkını teslim etmesini istiyoruz.
