TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 13 Eylül 2013 18:45
Basketbolümüzün dibe çöküşünü üzülerek izledik günlerce ekranlarda. İyi ki, gitmemişim Slovenya seferine! O atmosferin içinde olarak yaşamak çok daha fazla "Kahredici" olurdu herhalde. Bu takım bizi kandırdı. Yöneticiler bizlere doğruları söylemedi. Bir başka kesim, "Hamaset" edebiyatı yapmaya devam etti. Bu çöküşün nedenlerini çözmek için, geriye dikkatle bakmak gerekir. Son yıllarda başlayan, Avrupa'nın basketbol ülkesi olduk! İspanya'dan sonra en büyük basketbol pazarı Türkiye'dir. Çığırtkanlığı çıktı önümüze. Büyüyen Türk ekonomisine paralel, "En iyi para bizde" imajı verildi. Ülke sıradan oyuncu panayırına dönüştü. Bu arada Genç Türk oyuncular unutuldu kenarda. Avrupa'da kriz yaşayan ülkeler ne yaptı bu aşamada? Bütçeyi kıstılar, genç oyuncuları sahaya sürdüler. Böylece jenerasyon değişikliğine gitttiler bizlerden önce. Bunu yapamayan ( Türkiye, Rusya, İsrail, Belçika, Polonya) gibi takımlar, boğazlarına kadar çamura battılar.
Bir başka önemli faktörde, NBA oyuncularına bel bağlayan bizim gibi ülkeler, hem basketbol hem de sonuç olarak hüsrana uğradılar. Turnuvanın en kötü performansını sergileyen oyuncular kimlerdir derseniz, karşımıza hiç şüphesiz Hido, İlyasova ve Ömer Aşık çıkar. Ayrıca otuzunu devirmiş Ender Aslan ne yapsın tek başına. Şunu hiçbir zaman unutmayalım. Bir ve iki numaralı (kısa)oyuncuları
"Star olmayan" takımlar başarıyı tesadüfen yakalarlar.
Sevgili antrenör kardeşlerim, bırakın 2.05 cm uzunluğunda oyun kurucu yaratmayı, boy ortalaması 1.76 olan bu canım ülkemden 1.85- 1.90 lık "yüreği mangal" ortalama 20 sayı, 10 asistle oynayan ve takımı makina düzeninde yöneten oyuncular yetiştirin.
BAVULLARI ERKEN TOPLAMAMIZIN en büyük nedeni, bugün değil, "Programı ve felsefesi" olmayan Türk basketboludur...